0

Lavera, dogal arayanlara...


Bugün kozmetik blogcularina özenecegim biraz ve epeydir tavsiye etmek istedigim bir marka hakkinda yazacagim. Lavera belki ismini daha önce duydugunuz bir markadir, özellikle yurtdisinda olanlar biliyor olabilir... Sizler de benim gibi her önünüze gelen kozmetigi kullanmayi sevmiyorsaniz ve dogal icerikli ürünlere eliniz gidiyorsa kesinlikle denemenizi öneriyorum. Yani ne sponsor ne de reklam icin yaziyorum bu yaziyi tamamen sadece memnuniyet üzerine :)
Fotografta kullandiklarimdan bazilari mevcut, birkac makyaj ürünü daha var, gözümden kacmis fotoyu cektikten sonra farkettim.
Sirayla üst soldan saga dogru bahsedecek olursam: 
1. ve 2. sac maskesi, en bastakinin sampuani da var alt sirada, o altin rengi olanin sampuanini da denemeyi planliyorum evdeki bitince. Gayet iyiler ;)
3.sü mis gibi gül kokulu dus jeli, gercekten kokusu harika, bitince devamini almayi düsündüklerimden. 4. ve 5. yüz maskeleri düzenli kullanmiyorum ama özellikle yine pembe olan gül serisi favorim. 6. ürün ise bir dis macunu, biz bunu kullanali baska dis macunu almak istemiyoruz. Daha önce de Himalaya diye bir markanin dogal dis macununu kullaniyorduk ama bu özellikle tat olarak daha bize hitap etti, bazi dogal macunlar gercekten agir tatlarda olabiliyor... Dayim bi kez kullandi ve bu macun cok iyiymis nerden aldiniz, diye sordu :)

Gelelim alt siraya, en soldaki 1. ve 2. ürünler sampuan, birinciye kizim bayiliyor mis gibi elma kokulu, digeri de benim yine gül serisinden begendigim. 3.sü cilt temizleme sütü, her türlü makyaji rahatlikla cikarabilirsiniz, gerci bir süredir bunu ikinci plana attim, Logona diye bir markanin gül ve aloe vera suyu ile temizliyorum cildimi, hem kokusu hem daha temiz his vermesi bakimindan...
4. ürün ise pek nemlendirici sürmeyen benim bazen yüzümde kuruluk olunca mecburiyetten kullanmak zorunda oldugumu bildigimden, bari sürünce parlamasin diye aldigim matt duran nemlendirici. Yani krem sürdügünüz pek belli olmuyor, yazin pek kullanma geregim olmadi ama artik havalar serinliyor eminim daha cok elime alacagim. 5. ve son ürün ise erkekler icin yüz nemlendiricisi, esim bazen krem sordugundan cildi kurulasinca bari benimkileri kullanmasin diye bunu almistim ama cokta istedigi seviyede nemlendirmiyormus öyle diyor ^^ 6. ürün ise Deo Roll on yine gül serisinden, yaz boyu cok memnun olarak kullandim.

Kisa ve öz, bu marka güvenimi kazandi ;) %100 dogal sertifikali, silikonsuz, mineral yagsiz, glutensiz, vegan, hayvanlar üzerinde test yapmayan... Ayrica herkesin alabilecegi fiyatlarda, daha ne olsun :)


0

Okul Basladi


Ve blogcu sabah gözlerini actiginda bakar ki kizinin okul saati gelmis. Usulca kizini okula götürecek olan tüm gece battaniyeye dolanip duran ve yanindakinin üstünü acan (!) baba kisisini cagirir. Zaten son zamanlar yataktan yavas kalkmalarina sinir olmaktadir ve cagirmalara tahammülü yoktur. Hele de odada uyuyan Mahir prens varsa o odada cit cikarsa gözler ayri bir irice bakar ses yapan kisilere. 
Eee hadi adam kalkti, sen kalkmiycak misin? diye sorar kendine...Kizin ortaokul 2. sinifa bir kez baslayacak (insallah yani) :P Bu ani kacirma, hayat gidiyor zaten hizlica, ne ani biriktirdiysen kardir deyiverir blogcu kisisi ve bir hisimla oldugu gibi sessizligini de korumada usta sekilde odadan cikar. Henüz gitmemis olduklarini görünce sevinir, cünkü güzel dilekler esliginde bir sarilma anisi biriktirebilecektir :) 
Ee gittiler simdi nolcak diye kalir ortada, uykusu da kacmistir. Bari bloga yazayim der Mahir prenste uyuyorken. Kahvalti arkadasi da zaten okula baslamistir, bundan sonra daha cok ogluyla kahvalti edecektir cünkü esi sabaha dogru isten geldigi icin ogleden sonra kahvalti etmektedir ki o da malum (blogcunun iyi günüyse...). 
Hee tabi bu konuda da dertleri vardir. Neden yilin 363 günü sanki kahvalti hazirlamak onun görevidir, neden! 350 olsa ici daha mutlu olacaktir halbuki :P Hadi 15 kez de disarida yenildigini sayarsak, 335 kaldi o daha süper, ee misafirlige de gidilir fln derken o kahvalti 300'e düser. Ama yani tamam kahvalti hazirlamayi da sever kendisi en sevdigi ögündür de buna ragmen o masaya oturulup eli ayagi tutmuyorcasina beklenmesi gicigina gitmektedir ki neden birkac yil öncesi böyle bekleyis yoktu da artik var? Tamam bu sorunun cevabini biliyordur...Iste tam bu kisimda okuyucuyu hayal kirikligina ugratip neyse deyip simdi karnindan gelen sesi dinlemek istiyor, mutfaga gidiyordur blogcumuz. 
Hee bayramin son günü oldugunu da unutmamis, büyüklerin ellerinden kücüklerin yanaklarindan öpüyor :)

0

Dertleselim



Merhaba sevgili okuyucu, hadi gel biraz dertleselim seninle?
Dertlesmek deyince olumsuz birseyler ortaya dökülecekmis gibi sanki degil mi? 
Önce birkac hafta geriye dönüs yapacagim günümüzdeki dizilerin yaptigi gizem gibi ^^

Türkiye'ye gittik, ilk kez önceden planlanmis bir tatil yapacagimiz icin ayri heyecan vardi...Ilk kez deyince belki sasiran olacaktir ama cidden hic tatil yapmadim öyle otelde kalmali falan...
Sonrasi kayinbabamin ölüm haberini aldik yolda, bu biraz ani oldu tabi ama ölüm haber mi veriyordu ki...(Lütfen ruhuna birer Fatiha okur musunuz?)
Yillar olmustu bir cenazede bulunmayali. Insan ölüme yaklastikca daha bir duygu karmasasi yasiyor, gidenin tam olarak gittigine inanamiyor bir süre...Ve gercekle yüzlesiyor vakit gectikce, cünkü koskoca bir : "Hayat Devam Ediyor" var.

Bu konunun haricinde anladigim birsey vardi ki bazi yakinlar aslinda yakin degiller. Kalbinin ritminin ayni ritmlerde attigi kisiler var ve bir de o ritmi bozanlar. Tatsizlik olmasin diye sustuklarin. Akil yasta, basta, diplomada, endamda, statüde degil sadece insanlikta...
Ve düsündüm de cevremde ne kadar gücsüz kisiler var, yani birini örnek almam gerekse kimi alabilirim diye düsündüm, yok! Aksi gibi benim örnek olmam gerekenler, alttan almam gerekenler cok...Demek bazen üzerimdeki yorgunlugun cevabi da bunda gizliydi. Güclü olmasi gereken konumuna itilmisim ve mecburi görevimmis gibi kalmisim oralarda. Bundan demek bazen koyverip aglama isteklerim, daglara tirmanip bagirma isteklerim, cit kirildim'ligim,...
35 yas psikolojisi mi bu, artik sadece huzur verenler olsun cevremde istiyorum. (Yasimi da söylemis oldum, güya hep 30dum :P)
Neyse sevgili okuyucum, bu kadar yeter bugünlük, geriden basladim ama bugüne gelemeden bitti yazim, ayni gecmis ve gelecek yüzünden gününü yasamayi kaciranlar gibi hissettim kendimi suan...

Biraz da sen anlat? Ne olursa olsun gececek, kiymetini bil eger suan güzel bir gündeysen.
Ve tesekkürler beni okuyup hissettigin icin...


0

Abla?




"Insanin bir ablasi olmali yaa bu hayatta..." 
diye gecirdim azönce aklimdan. 
Galiba Instagram'da bir abla kelimesi okumam sonucuydu bu defa... Bazen de baska birsey ayni duyguyu yasatir. Yani sanki olmayan ablaya hasretim :P
Oglumun, baba-anne-abi-abla-bebek parmak sarkisini iyice ögrendikten sonra "ama bizde abi yooook" demesi gibi... Cocuk simdiden mi o eksikligi yasiyor acaba ^^

Ne bileyim iste, hani abla=sirdas=dost=dayanacak bir omuz...
(Kardeslerim bu yaziyi okumasin :D)

Uzaklarda bile olsa, kafasini sisirecegim biri olmasi hayali cok güzel, hem rahatsiz ederim cekincesi de yok...En cirkin halimle Whatsapp'ten görüntülü konusabilirim :D Google'dan önce birsey kafama takilirsa ona sorardim...Bir hata yapinca yol gösterici pusulam olurdu belki...Düstügümde elimi tutabilirdi, izin vermezdi...

Her abla-kardes süper anlasiyordur diyemem ama cogu öyle olmali diye düsünürüm hep. 
"Fatih-Sultan-Mehmet" ya hani bizim isimlerimiz, bak o bozulurdu iste bu durumda ^^ Olsun yine de...
Ee artik mümkün olmayacak birsey ama hayal kurmak bedava ya benimkisi o misal :)
Bu yastan sonra (tam manasiyla) abla olacak kisi cikar mi karsima bilinmez :P Ama bana cogu "abla" diyor artik, bu da en büyük gercek :D 

Simdi bu kadar bahsettikten sonra gidin ablaniz, kiz kardesiniz varsa bir güzel kucaklayin, sevildigini hissetsin :) Eger ki var ama iletisim kopuksa da o baglari canlandirmak lazim...Küs iseniz barismak icin en güzel aydayiz! 

Simdi uyumaya gidiyorum, bakarsiniz bu yazidan sonra rüyamda ablam olur falan ^^
Hayirli Sahurlar

2

"Lesepatin" oldum


Bugün bir ayi geckindir icinde oldugum bir faaliyeti sizlerle paylasmak istiyorum :)
Ilani okudugumda, "neden olmasin ki" dedim ve hemen basvurdum.
Gerekli sartlardan zor olani haftada en az bir saat düzenli olarak katilabilmekti ve esimin normal calisanlar gibi haftasonu degil de pazartesileri de bos olmasini burada kullanabilecegimi düsündüm :)

-Amma uzattin ne bu söyle artik, dediginizi duydum sanki ^^
Gönüllü kitap okuyuculugu, hem de ana dilde: Gurbette ellerde cocuklara bir kelime kazandirirsam kardir diye düsündüm. Ayrica kendime de yarari olacakti, cocuk kitaplarina daha cok dalsam, hayatim daha renklenmez miydi? :) Kizim okumayi ögrendiginden bu yana evde okumayi azaltmistim...

Neyse basvurduktan sonra bu konuda 5-6 saatlik ögrenim görmek üzere Belediye'ye cagrildik. Farkli ülkelerden de kisiler vardi, özellikle Japon bir bayanin okumasini merakla bekledi herkes ^^
Basimizda tiyatro egitmeni gibi biri vardi. Gercekten cok ama cok eglenceli gecti oradaki saatler. Rüzgar sesi mi yapmadik, rollere mi bürünmedik, hayvan sesleri mi cikarmadik...Yani bayagi dolu dolu gecti. Hem diksiyon üzerine hem de dogru okuma teknikleriyle ilgili bayagi bilgilendirici oldu. Ayrica cocuklarin dikkatini cekmek ve daha uzun dinleyebilmeleri icin tüyolar vardi.
Deneme okuma yaparken heyecanli olmama ragmen kendimi iyi ortaya koyabildim ve okumam begenildigi icin de tabiki cok mutlu oldum :) (Eskiden bir sitede masal seslendirmistim simdi o aklima geldi ^^)

Bayan gönüllü okuyucuya burada "Lesepatin" deniliyor. 
Evime cok uzak olmayan bir ilkokula yönlendirildim ve orada basladim. Aslinda okul müdürü haftada iki saat okul öncesi sinifini ve birinci sinifi teklif etti ama baslangic olarak bir saat ile baslamak istedim. Özellikle son zamanlar oglum bensiz pek durmadigi icin...
Ve birinci siniflardaki Türk ögrencilerle her pazartesi okuma maceramiz böylece baslamis oldu :)
Cocuklarin halleri bazen öyle komik ki ^^ Bir de bana "-Ögretmenim" diye hitap etmeleri cok hosuma gidiyor :) 
Sadece Türkce okumuyoruz, cünkü okul müdürü Almanca'si zayif olanlar oldugunu söyledi özellikle bu yönde de birseyler yapmamizi rica etti. Mesela bu hafta hangi harfi ögrendilerse onunla ilgili Almanca kelimeleri okuyoruz, Türkcesini konusuyoruz...Yarim saat okulla alakali bu kisim bitince, devamindaki yarim saatte de benim yanimda götürdügüm cocuk kitabini okuyoruz. 
Kitaplari devlet kütüphanelerinden temin ediyorum, bunun icin de bana ücretsiz olmasi icin kart cikarttilar. Herhangi kafama göre evden kitap götürüp okumam yasak. Ben de kütüphaneden kitap alinca ilk kendi cocuklarima okuyorum, sonra hem konuya hakim olmus oluyorum hem de cocuklarim da dinlemis oluyor ^^

Bu gönüllü is para kazandirmiyor ve düzenli vakit gerektiriyor ama herzaman dedigim gibi, hersey para degildir!


Yarin pazartesi ve ben yine ögretmencilik oynamaya gidecegim insallah :)

Merak edenler icin biraz detaylica anlatmis oldum, baska sorusu olan varsa, yoruma yazabilirsiniz :) 
Türkiye'de de böyle bir faaliyetler var mi? 

Okudugunuz icin tesekkürler :)



Back to Top