7

KaRa Tirtil

Bir Kara Tirtil yaptim ve nasil ortaya ciktiginida yeni örgü bloguma (http://minigurumi.blogspot.com/2008/12/kara-tirtil.html) ekledim.
Daha yeni bir blog oldugundan pek dikkat cekmiyor o yüzden buradanda paylasimlarim hakkinda kisa özet geciyorum.

Bu arada MiniGurumi bloguma eski amigurumilerimi geciriyorum, bazilarinin resimlerini yeniden düzenliyorum, yani bu sayfadakiyle ayni degil.

Bu arada en son dedigim sizin icin birsey yapicam diye, o aklimda ama vakit darligi var gene bu siralar, bayramda giriyor bir yandan. Biraz daha ertelendi yani bu yapacagim.

4

Cocugunuzun müzige ilgisi varsa buyrun firsat!

Hu huuu duyduk duymadik demeyin :)
TRT çocuk korolarına sınavla eleman alinacakmis.

Ee cocugunuz müzige merakliysa TRT'den daha düzeyli güzel bir yer olur mu ?
Ben Türkiye'de olsam cocugumun yasi uygun olsa isterdim dogrusu :)

Koroya katılmak isteyenler için;

20-21 Aralık 2008'de İzmir'de,
27-28 Aralık 2008'de Ankara'da,
10-11 Ocak 2009'da İstanbul'da sınav yapılacak.

Sınavlara katılmak isteyenlerin 24 Kasım-19 Aralık 2008 tarihleri arasında nüfus cüzdanı, 2 vesikalık fotoğraf ve 1 YTL posta pulu ile Ankara, İstanbul ve İzmir radyoları müdürlüklerine şahsen başvurmaları gerekiyor. Mektupla yapılan başvuralar kabul edilmeyecek.

TRT çocuk koroları sınavlarına katılacak adaylarda, 2001 doğumlu olma, gelişmeye elverişli, kaliteli bir çocuk sesine ve bu eğitimi yürütebilecek yeterli düzeyde müzik kulağına ve belleğine sahip olma, koronun çalıştığı il sınırlarında oturuyor olma şartları aranacak.

Katilan olursa bana bildirsin merak ettim simdi :)

Basarilar :)
11

Hassaslik Zor

Bugün igrenc basladi bana.
Nedenini bilmiyorum neden öyle ama hissettiklerimi anlatayim.

Tranvayda önümde oturandan bir koku gelmesiyle basladi benim tiksinmem, sanki saclarindan böyle tipik, acayip rahatsiz edici koku geliyordu. Kilolu, orta yasli bir adamdi...5 duragi zor gittim yaa.

Bir yandan kendi kendime "bu koku sadece beni mi rahatsiz ediyor acaba, ben mi abartiyorum" seklinde düsündüm.

Sonra metroya dogru yürürken önümde cok kiloluca irice bir adam, seslice birkac kez hapsirdi ve zar zor yürüyordu sanki, hapsirirken o cikardigi sesler beni yine tiksindirdi.

Metroda karsimda duran yaslica bir adam, tirnaklari uzun uzun ve sarimsiydi, cok igrendim görünce...

Ve gazetede bir resimde, acik pembe gömlek, beyaz pantalonlu bakimli bir adam gördüm icim acildi ne kadar saf temiz gözüküyor diye, pozitiflik veriyor insana diye düsündüm.

Yaa ben cok cabuk mu igreniyorum ne! :S
Ama bu hosuma gitmiyor ve engelde olamiyorum.

Yani mesela yemek yerken böyle bir durumla karsilassam o an yemeyi birakiyorum istahim kaciyor. Tv'de izlediklerim bile istahimi kacirabiliyor bazen, böcek türü birsey görürsem ...

Ama bazilari direk yok sayabiliyor kendilerini rahatsiz eden seyleri, yani rahatsiz etmiyor daha dogrusu onlari.

Hassas olmak cok kötü yaa.
Hem duygusal olarak cok hassasim hemde tutum olarak.
Babam bana demek o yüzden "pamuk gibisin sende kizim yaaa" diye söylenirdi.
Babacim simdi nickimde zaten Kelebek Gibi, hassasligimida ifade ediyor zaten...
Kirli seyleri sevmiyorum, insanlarin kokmasini sevmiyorum!
Yollara tükürülmesinden nefret ediyorum, bugün adamin biri ayrica bunu yapiyordu, hemde kaldirimda durmus iyice ne var ne yok " öggg" .

Yaa farkettim simdi yazincada bunlar hem erkeklerdi!
Kadinlarda igrenc bir durum görmek daha az.
Ee erkekler kendinize az cekidüzen verin yani!

Kadinlari savunmuyorum burada, gördüklerimden bir istatistik varsayin i$te...
Daha cok temizlige ve centilmenlige davet ediyorum böyle olanlari!
24

Kizim 2,5 yasinda

Kizim hasta, off biliyorum hep hasta yaziyorum her ondan bahsettigimde...
Hasta ola ola cocukta usandi.
Öksürük ve atesti bir iki gündür ve bugün dayanamayip pazar falan dinlemeden hastaneye götürdük, doktor akut bronsit dedi.

Bronsit lafini duyunca, biz $ok tabiki. Yani babaannem senelerdir astim bronsit ve cekiyor, gitgide kötüye giderek...

Tabi bu alerjik bronsitmis kiziminki yani birkac haftaya güzel tedavi edilirse gecer dediler.
Evde kizima uygulamamiz icin bir alet verildi, ilac bir yere dökülüyor ve aleti calistirinca, buhari burnuyla cekecek icine, yani maske takili burnunda oradan ilacin buhari geliyor.
Cocugum öksürdükce durmadan bizim canimiz aciyor... Aile olmak böyle birseymis, sanki onun acisi bize batiyor igne gibi.


Neler yapiyor baska biraz aklima gelenleri yazayim.

Sac taramayi falan cok seviyor demismiydim. Saclarima evdeki tüm tokalari takiyor mümkünse, cikarirkende canimi acitiyor cekerek, kizim kel kalicam sayende diyorum, saclarimi kopariyor:D

Evde ev terligi giymeyi cok seviyor, kreste alistigi icin hep orada ayri ev ayakkabisi giymeye, ondan sanirim.
Sayilari sayiyor bayagi, hem türkce hemde almanca 20 ye yakin sayiyor. Bazen sirali bazen karisik kafadan atarak :D

Almanca cümle kuruyor, mesela birseyi yapmak istemeyince : "Ik kan nik" diyor :D "Aslinda ich kann nicht =Yapamam" cümle ama kizimin okuyusu kendine has :D
Ona tembih ediyorum bazen, bakicina böyle olursa böyle söyle, söyle olursa söyle diye, ögretiyorum güya. Mesela hasta olursan -ich bin krank=hastayim ,dersin dedim ve bunu hemen ögrendi, sordugumda söylüyor.

Bir cizgi filmde civcivden dinazor ciktigini görmüstü, o zamandan beri birseylerin icinden hep birsey cikacak diye örnek veriyor. Cogunlukla civciv cikacak diyor, bende gülüyorum o öyle deyince, o da gülüyor ve tekrarliyor.

Her sabah düzenli krese kalktigimizdan, ayni cizgi filmlere bakiyoruz giyinirken ve kahvalti ederken. Dora isimli sevimli bir kizin oldugu hayvanlari kurtardiklari cizgi film.
"did di diddi Doraaa, did di diddi Dora, super coole Doraaaa" diye sarkisi var baslarken onuda söylüyor :) Bu cizgi filmde cogu konusmalar almanca ama arada ayni kelimenin ingilizcesinide tekrarliyorlar, ingilizce ögretmek amacli yani bazi kisimlariyla.

Kizimin üst damakta 8 disi var, altta ise 9. yeni cikti ve simdi 10. cikiyor, ondanda atesi olmus olabilir belkide...Yani toplamda 18 dise sahip olmus olacak :)

Bugün amcasinin kizi 1 yasina giriyor ona gidecekti güya kizim, hediye bile hazirlamistik birlikte paketlemistik falan, ama nasip degilmis iste, hediyeleride bir sekilde ulastiricaz artik.
Dogumgünü bilincinde artik iyice, krestede bazi cocuklarin dogumgünlerini kutlamislardi zaten, "hepi bösdey uuu yuuu" diyor kizim bazen evde :D

Kizimin sabahlari saatin zilinden önce kalkmasini istemiyorum, bakiyorum daha yarim saat var kalkmama, saat 7 de dikiliyor ayaga yaaa, halbuki 9 a yakin evden cikiyoruz, 1 bucuk saat rahat yetiyor bize, gelde anlat.
Ben onu fermuarli tuluma yatiriyorum hala, kücüklügünden beri böyle yaptim hep ki gece üstü acilma sorunu olmasin diye ve cok memnunum.
Sabahlarida kalkinca aciyor fermuarini ve cikiyor icinde tulumun, bende ince üstü sabah ev serin diye mecbur kalkiyorum erken bile olsa...

Kizim burnunu karistiriyor bazen, özellikle gripken falan. "Kizim mendil vereyim ona sil" diyorum, "mendille cikmiyo anne" diyo birde :D

Birde kizim bu ay sonu tam 2 bucuk yasina girdi.

Bu defalik bu kadar...

Bir sonraki sefere cok güzel seyler yazarim insallah kizimla ilgili :)
15

MiniGurumi...o da neymis?

Ben gecenin bu vakti aniden böyle bir blog acmak istedim...
Aslinda cok kez bu girisimde bulunmustum ama geri adim atmistim hep, yani vakit ayiramamaktan korktugumdan belkide...

Ikinci bir blog olarak Amigurumilerime özel bir sayfa hazirlamak istedim.

Örgü severlerle oradan daha yakin görüsebiliriz sadece bu alanda, özel olsun istedim :)

( Baktim yapamiyorum hic belli olmaz kapatirim :D )
BLog ismine gelince, bu oyuncaklar genelde kücük oldugundan, Mini geldi aklima, ee bu teknikte Amigurumi ikisinin sentezi oldu yani isim.

Birde bende sevgili Hamarat Anne gibi yaptiklarima isim vermek istiyorum.

MiNiX
Bu da benim oyuncaklarimin genel markasi olsun, hadi hayirli ugurlu olsun, (sanki dükkan actim :D )
Ayy az daha linki unutuyordum :)


8

Diş Telleri hakkinda Yorumlar

Netten dis teli takmis kisilerin görüslerinden derlemelerle karsinizdayim :)
Bende telli biri olaraktan, farkli görüsler var mi diye merak etmistim ve paylasiyorum baska dis teli kullananlar ve kullanmaya baslayacaklar icin:

* 1 yıl taktığım ve insanın gülüşünü iğrenç kılan ama dişleri inci gibi yapan tıbbi malzeme.
* Dişleri bozuk kadınların hamileyken nasılsa çirkinleşeceği için kullanabilecekleri tel.
( Ilginc, yani hamile kadinlar cirkin mi oluyor, bence güzellesenlerde cok, zaten cirkinim o dönem diye teli o dönem mi taksin yani...)
* Gülmeyi unutturan nesneler. dudak içlerini de kevgire dönüştürür, teli çıkardıktan sonraki ilk hafta ağzınızın suyunu ve dudaklarınızı toparlayamazsınız. asitli içecekler içmek yasaktır. Yasağı çok ciddiye alıp 1 yıl kola içmeyen ben, doktorun "tamam iç ama abartma" sözlerinden sonra aldığım ilk yudumda gözyaşlarına boğulmuştum.
* Tedavi sonucu inci gibi dişlerinizle gülümserken çektiğiniz acıları aklınıza getirirsiniz. harika bir gülüşe sahip olduğunuzu düşünüp megaloman megaloman gezersiniz.
* Oldukça pahalıdır bu teller. mesela 2 sene tel ve 6 ay damaklık için 3000 $ demişti doktor, belki de kandırdı beni bilmiyorum.
* ilk takıldığı hafta "ağzımı bir daha hiç açmayacağım" dedirten bunun yanı sıra damaklarda derin hasar meydana getiren diş üzerine kutu şeklindeki tel plakaların yapıştırılması ve onun üzerine ince bir tel gerilmesi suretiyle oluşan malzeme.
* Pek çok muhabbete konu olan diş tellerinizin yanında bonus olarak gözlükleriniz de varsa ne ala. Her ne kadar her yemekten sonra tüm yediklerinizi başkalarına gösterme gibi bir durum yaratsa da, ayda bir kaç gün dayanılmaz acılar yaşatsa da özenle sevilmelidir.
Yine de doktorla pazarlıklar yapılır, çıkması için haftalar sayılır. ve sonra 3 yılın ardından bir gün çıkar o teller. Heyecanla aynaya konuşulur ama 3yıl önce denen o sözler yinelenir; "ağzımı bir daha hiç açmayacağım".
Her şey iyi hoştur ama geride kalan yılların alışkanlığı bu görüntüyü yabancılar, benimseyemez. şaşkınlığın yerini bir süre sonra hüzün alır. o gece yiten telleriniz için telli turnam şarkısını armağan edersiniz, yetmez, yazar çizersiniz, ne çok şey paylaştıınızı düşünürsünüz.
Henüz sizde bıraktığı boşluklar damağınızın içinde durmaktadır. Günler geçtikçe duruma alışırsınız. O olmadan da yaşabilirisiniz. sonra telsiz daha güzel olduğunuzu anlamaya başlarsınız.
Geçen günler biraz daha unutturur. Her şeye olduğu gibi bu duruma da alışırsınız...
(Bu cikma sonraki agzimda hissedecegim bosluk durumu beni simdiden yormaya basladi hee, ilk günler kalabalik var gibiydi simdi normal sonrada bosluk olacak elbet ama buna alistigim gibi onada alisacagim, alismaliyim :) )

* Gözlükle bir arada kullanıldığında (kızlarda) süper çekici bulduğum aparat.
( Gözlükle kullanmak neden öyle bir görüntü versin anlamadim ben)
* ilk zamanlar insanın kendinden nefret etmesine sebep olur. aynaya bakamaz hale gelirsin. inanılmaz ağrılar çektirir. Tam ağrılar geçti derken kontrol zamanı gelir ve ortodontistin yaptığı değişikliklerle ağrılar yeniden başlar. insanı yemek yemekten soğutur. Cünkü yediğin her lokma zehir olur. zaten erik, mısır, kola gibi brakete zarar verecek şeyleri yemek yasaktır.
(Ben elmada yiyorum, erikte, misirda yedim cok sükür hic kopmadida )
*Bu tellerle diş fırçalamak da ayrı bir zulümdür. 2 tane diş fırçası vardır. biri ara yüz fırçası, diğeri de ortodontik diş fırçası. Teller yetmezmiş gibi bir de bu fırçalara dünyanın parasını verirsin. Dişlerini fırçalamamak gibi bir lüksün yoktur çünkü fırçalamadığın zaman teller dişlerde leke yapar.
(Teller varken dis temizligi cok önemli evet, ben bu konuda bazen cok incelemiyorum ama tam temizleyince kendimi daha iyi hissediyorum)
* Hiç beklemediğin bir anda tellerinden ayrılırsın. Önce insanın içini bir hüzün kaplar. Aynada artık yabancı bir yüz vardır. Ama bu hüzün 1 hafta sonra geçer. Yeni görünümüne alışır ve mutlu mesut hayatına devam edersin.
(Bu duygulari yasamayi bekliyorum sabirsizlikla :) )
* Bu tedaviye mazur kalan diyeyim artık insanların belediye otobüslerinde,devlet daireleri nde,duraklarda ayakta bekletilmemesi,kdv vergilerinden muaf tutulmaları,ramazanda son pidenin bu insanlara verilmesi gerekmektedir.Cünkü çok acıyor,sosyal eziklik de cabası..
( Buna cok güldüm iste, fena olmaz gercektende :D )
* Mevcut duruma en kısa zamanda uyum sağlayan canlının insan olduğunu düşünürsek, alışmak en fazla kişinin 1 haftasını alıyor. Birde bu tellerin zayıflatma özelliği var. Eğer benim gibi tam kilo almaya başlıyorum oley gibi bir zamanda takmaya başlarsanız işte o vakit biraz yıkıcı olabiliyor bu durum.
(Aaa bende zayiflamak istemiyorum, simdilik ayniyim bakalim)
* Tedavi ilerledikçe dişlerinizdeki değişimi farkedersiniz ve bu mutluluk dile gelmez...
(kesinlikle öyle)
* Resmen dişleriniz eğitiliyordur. Yardımcı aparatlar sayesinde yürü diyince yürümeyi, dur deyince durmayı öğreniyordur. Tabi bu durumda asıl terbiye olan sizsiniz. Sabırlı olmayı en acı ama en etkili biçimde öğrenirsiniz.
(Bana iyi gelecek eminim sabirsizlik var biraz..)
Back to Top