En Cok Izledigim 10 Youtube Kanalı
Kendin OL
Insan belirli bir yasa gelmeden kendini taniyamiyormus, geriye baktigimda bunu gördüm. Önceden niye görememisim bilmiyorum, belki de o kadar baska seylere odakliymisim ki kendime zaman ayirmamisim. Bir de ne kadar dolu zannedip aslinda bos yasamisim! Ne bir hobi ne bir sosyal etkinlik ne de baska birseyler...Viyana'ya yerlestikten sonra sanki tek hedefim esimle mutlu olmamiz, buraya ayak uydurabilmekmis. Ben gül iken lale gibi olmaya calismisim. Birileri benim lale olmami takdir etsin de gerisi önemli degilmis, kendim önemli degilmisim.
Not: Fotograf bugünden (20.02.2018-Viyana)
Tevekkülün Gücü
Tevekkül etmek sınırsız bir güce dayanmaktır. Tevekkülsüzlük gösterdiğimizde ezici stresler altında bunalır; önce ruhsal, ardından fiziksel sağlığımızı tahrip ederiz. Çelik bile olsanız ağır yükler altında ezilirsiniz. Ruh gibi latif, vücut gibi hassas bedeniniz üzerlerine zorla koyduğunuz dünyaları nasıl taşıyacak sanıyorsunuz?
İnsanların çoğu tüm güçlerini üçe bölerler. Güçlerinin bir kısmı geçmişten kaynaklanan acılara, geçmiş ıstıraplara odaklanır. Dikkatinizi geçmişteki olumsuzluklara ne kadar odaklandırırsanız o kadar güç kaybedersiniz.
Düştüğümüz ikinci hata sürekli geleceğe odaklanmaktır. Geçmiş ölmüş, gelecek ise daha doğmamıştır. Sadece şimdiyi yaşarsınız. Yaptığınız her şey şimdi zaman diliminde yapılmıştır. Geleceğe odaklandığınızda tahmin ettiğiniz sorunlar sizde endişe duygusunun doğmasına yol açar. Endişe tüm gücünüzü yok eder, cesaretinizi kırar, çalışma azminizi öldürür. Bizim aradığımız güç değil mi? Gücümüz var bizim. Şimdiki gücümüzü doğmamış geleceğe göndererek niçin kullanılamaz hale getiriyoruz? Geleceğe gönderdiğiniz gücü geleceğe gittiğinizde kullanacağınızı sanmayın. Güç şimdiki zamana kablolarla taşınan elektrik gibidir. Onu depolayamazsınız. Gönderdiğiniz geleceğin toprağında yağmur suyu gibi yok olur gider.
Karamsarlık geçmişten, endişe gelecekten gelir. Şimdiyi düşünün. Geleceğe ise tevekkülle bakın. Tevekkül sayesinde sadece gücünüzün azalmasına engel olmazsınız, aynı zamanda gelecekten güç alırsınız.
Şu anda sahip olduğumuz güç geçmişten gelen tecrübelerden ve gelecekten gelen ümitlerden oluşmuştur. Şu andan geçmişe ve geleceğe uzanan elektrik kabloları vardır. Elektrik akışının yönünü belirleyen biziz. Geçmişinizdeki olaylardan aldığınız dersleri kullanırsanız, başarılarınızdan dolayı kendinizi tebrik ederseniz, geçmiş size güç verecektir. Geleceğinizden endişe duyarsanız tüm gücünüz alıp götürür. Ama geleceğe ümit, güven ve tevekkülle baktığınızda oradan size güven ve cesaret gönderecektir.
Tevekkülsüz insan başına gelenlerin tüm sorumluluğunu kendinde gören insandır. “Kul fiilinin yaratıcısıdır.” Gibi bir Mu’tezile anlayışına sahip olan, “yaptıklarının yaratıcısı olduğunu” sanan insan tevekkül edemez.
Yaşadığımız şu endişelere bakın: Ya üniversite sınavını kazanamazsam. Ya sınıfımı geçemezsem. Ya beni sevmezse! Ya işimden kovulursam. Ya iş bulamazsam. Ya fakir olursam. Ya hasta olursam. Ya ölürsem. Eğer kötü olaylar olacaksa endişe ederek onları yok edemezsiniz. Tam tersine endişe ettiğinizde bunların olmasını on kat hızlandırırsınız. Bununla da kalmaz, bir defa ölecekseniz bin defa ölmüş gibi acı çekersiniz. Bir defa sınavı kaybedecekseniz, bin defa kaybetmişçesine üzülürsünüz. En gülünç olanı da şudur: Başımıza gelen felaketlerin çoğunun tek nedeni bizim endişelerimizdir. Düşündüklerinizi kendinize çektiğinizi bilmiyor musunuz?
Aklına geleni söyleyen bir çocuğun annesinin endişelerinin, annenin başına neler getirdiğini anlatan bir hikaye okudum. Kocaman burnu olan bir komşuları eve misafir geldiğinde, anneyi bir korku salar. Ya çocuk komşusunun burnu için kırıcı bir söz söylerse. Çocuğun uykusu gelinceye kadar anne bu endişeyi taşır.
Çocuk ağzını açtığında komşusunun burnu için bir söz söyleyebileceği endişesiyle annenin yüreği ağzına gelir, hemen çocuğun konuşmasını keser. Sonunda uykusu gelir çocuğun. Büyük bir kurtuluş içinde anne çocuğunu odasına götürür, uyutur. Salonda oturan komşusuna geri döner ve ona bir ikramda bulunmak ister.
Bu rahatlık içinde, dakikalarca düşündüğünün etkisinde kalan anne “Burnunuza ne alırdınız?” der.
Bir gün boşanabileceğinden endişe eden bir kadın sonunda boşandı.
Üniversite sınavını kazanamamak endişesiyle uykuları kaçan çok çalışkan arkadaşım Mahir bu sınavı kaybetti.
Endişenizi büyüttükçe en kötü şartları kendinize çekersiniz.
Yaratıcı hiç kimseye kaldıramayacağı yükün yüklenmeyeceğini söyler.
Neden endişe ediyorsunuz. Peygamber(asm) der ki “Her kim dilencilik yaparsa Allah ona fakirlikten bir yol açar.”
Tevekkülsüzlüğün ulaşabileceği korkunç boyutları gösterebilecek şu örneğe bakın. Bir dönem Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağı endişesi tüm dünyayı sarmıştı. Cehennemden endişe etmeyen insanların cehenneme göre mum ateşi kadar bile dehşeti olmayan bir taş yığınından nasıl korktuğunu görüyor musunuz? Amerika’da her gün gazete manşetlerinde bu konu yer alıyordu. İnsanların pek çoğu apartmanların bodrumunda yaşamaya başladılar. Korkularından intihar edenler bile oldu. Korktukları en büyük acı ölümse niçin kendi elleriyle ölüyorlar?
Ay yüzeyine çarpan meteorlar derin kraterler oluşturmuştur. Güneşten gelen parçacıklar Ay yüzeyini sürekli mikroskobik bombardıman altında tutarlar. Ama dünya bilinçli şekilde korunuyor. Ay’a yönelen milyonlarca saldırının bir kaçı bile dünyaya yapılmamıştır. Milyonlarca yıldır güvenle korunan dünyanın bir tesadüfe kurban gideceğini mi sanıyoruz? Üzerimizdeki ilahi koruma kalkarsa zaten hiçbir endişe bizi kurtaramaz. Bir gün dünya yok olacaksa, endişe ederek bunu değiştirebilecek miyiz?
Tevekkül edenle etmeyen arasındaki fark şu iki örneğe benzer: Bir adam güçlü bir kaptanın yönettiği gemiye yükleriyle birlikte biner. Yükünü yere koyar, üzerine oturur, yolculuğuna güven içinde devam eder. Diğer adam yükünün çalınacağından korkar. Kaptanın adaletine, koruyuculuğuna güvenmez. Tedbir almak için yükünü sırtında taşır. Yolculuk uzadıkça sırtındaki yük, gücünü iyice zayıflatır. Tüm gücünü kaybeder. Değil yükünü korumak, kendisini bile ayakta tutamaz. Dahası bu davranışı kaptanın gücünü hiçe aldığı anlamında yorumlanır, cezalandırılır.
Tevekkülünüz varsa, üzerinize düşeni yaparsınız; gücünüzün dışında kalan hakkında kaderin adaletine ve hükmüne güvenirsiniz. Ümitle dolu olursunuz. İstediğinizi elde etme zamanınız gelmemişse en azından acı çekmekten kurtulacaksınız. Kanal D’de yayınlanan Pazar Magazin programında bu satırların kaleme alındığı 24.1.1999 günü şarkıcı Fedon’un “Yüksekte durmuyorum.
Acaba kendimi aşağı mı atarım diye” dediğini duydum. Endişe budur.
Köyümün mısır tarlalarında çalışırken bahar mevsiminde bir akrabamla karşılaştım. Mısırların sapları büyümüş, ama haftalardır yağmur yağmadığı için koçanlar yetişememişti. Sulama çabaları da işe yaramıyordu, çünkü ırmaklardan akan sular da kesilmişti. Komşum göklere, dağlara baktı. Öfkelendi, küfürler savurdu, tarlaya saldırdı. Korku içindeki bakışlarım altında mısırları kesti, kırdı, tarlayı tahrip etti. “Bir şey yetişmeyecekse ne diye uğraşıyorum” dedi.
Bir hafta sonra yağmurlar başladı. Ölmek üzere olan mısırlar yeniden dirildi; ama tahrip edilen tarlada koçan verebilecek sadece birkaç mısır kalmıştı. Bu adam diğerleri gibi tevekkül etseydi felaketi böylece on kat artacak mıydı?
Not: Bir okul arkadasim bu yaziyi mailime kondurdu, cok begendim ve sizlerle paylasmadan edemedim.
Mutluyum, mutlusun, mutlu
YeNiLeNMeK iSTeYeNLeRe
Kimi zaman kendimiz bir dünya olusturur, ayni tür giyinir, ayni seyleri yer-icer, ayni seyleri yapar, ayni yerlere gideriz...Bu ayniligin farkinda bile degilizdir belkide ve hayat öyle geciyordur.
Bu esnada kendimizi yorgun hissedebiliriz, belkide hicbir problem yoktur ortada. Tekdüze olmanin hayatimiza zarari göremeyecek kadar kapalidir. Böyle durumda kayboluruz adeta, etraftaki basit güzellikleri hic göremeyiz.
Kisinin kendini zaman zaman yenilemesi gerekir ki hayatin degisik tatlari oldugunu görsün ve ruhunu motive edip yasaminda daha güclü olsun.
Ee buraya kadar tamam pekala nasil olacak bu kendini yenileme isi? Yeni kiyafetler alinip yeni masraflar cikmayacak basimiza merak etmeyin :P Bunun icin sadece zamana ihtiyacimiz olacak. Simdi yenilenme asamalarina gecelim :
1- Önce kendimizi yenileyecegimize ve kendimiz icin iyi birseyler yapacagimiza dair kendimize söz vermekle baslayacagiz ise. Kendimize söz vermissek ve bu bizim faydamiza birsey icinse bu sözde sadik kalmaya özen göstermeliyiz.
2- Anlasmadan sonra evimize söyle bir göz atiyoruz, degistirilmesi gereken birseyler var mi? Cünkü kimi zaman evdeki birseyin yerini degistirmek bile ruhumuza tarifsiz bir huzur duygusu verebilir.
3- Ufak tefek birseyler degistirdik diyelim ki icimiz rahat ettiyse sorun yok ama etmediyse alici gözüyle birkez daha evin icini inceliyoruz. Ihtiyacimiz olmadigi halde evin icinde yer kaplayan birseyler varsa bunlari kaldirip ihtiyaci olan birilerine verebiliriz.
4- Genel temizlikten sonra sira geldi kendi dolabimizi gözden gecirmeye. Yine ihtiyacimiz olmadigina inandigimiz esyalari kaldiriyoruz. Kullanilmayan seyler hem yer kaplar, hemde evin icindeki enerjiye etki eder. Ev ne kadar sade, kullanima elverisli olursa evin icindeki olumlu enerji o denli yüksek olacaktir.
5- Eger calisiyorsak is yerindeki fazlaliklarida aynen kaldiriyoruz. Günümüzün büyük bölümünü burada geciriyorsak gözümüzün rahat edecegi sekildeve kullanim kolayligi olacak sekilde düzenleyelim. Gereksiz esyalardan kurtulunca hayat alanimiz genisleyecektir. Üstelik bunlari ihtiyaci olanlara vererek icimizdeki huzur ve enerji artacaktir.
Bu terapiyi arada bir yapmaliyiz, tabiki her seferinde birseyleri kaldirmiyoruzda yerlerini degisiyoruz belki. Zamanla etrafimiz daha sade ve kullanisli, huzur verici bir hale gelecektir.
Tabiki burda bitmedi bu yenilenme isi. Simdi sira geldi kendimize...Vücudumuzda, aliskanliklarimizda ufak tefek degisiklikler yaparak yenilenmemiz gerek.
Genelde yenilenmek isteyen insanlar önce stilleriyle sac renkleriyle ise baslarlar. Bu da basarili bir sonuc verebilir ama bazen ani, düsünülmeden yapilan seylerde sonradan huzursuzlukta verebilir. O nedenle önce baska alternatiflere bakip sac- bas isini düsünerek yapabilecegimiz bir zamana erteleyebiliriz.
Yenilenmek adina aliskanliklarimizi söyle bir gözden gecirmeliyiz.
1- Mesela her sabah kahve iciyorsak birkac gün baska birseyi deneyelim. Güzel bitkisel caylardan biri olabilir, nane cayini ictik diyelim, kaybedecek birseyimiz yok aksine nasil bir bahar tazeligi kazandiracak bize deneyin görün.
2- Yemek yeme aliskanliklarimizla oynayarak mesela cok yagli ve agir yemekler yerine hafif ve zeytinyaglilari denesek hem vücudumuza hem de ruhumuza hafiflik gelecektir.
3- Asitli ve hazir meyve sulari yerine taze meyve sularini tercih etmeliyiz. Yani kendimiz evde yaptigimiz! Bunun icin illaki meyve sikacagi olmasi bile sart degil, elmayi rendeleyip ince tülbentten gecirince bitmistir taptaze meyve suyumuz. Hem zararli maddelerden korunmus hemde daha fazla vitamin almis olacagiz.Vücudumuz ruhumuzun tek evidir. Bunun icin gereksiz ne varsa eve almamakta fayda vardir.
4- Sabahlari dus alarak güne baslamak güne hafif ve temiz baslamamizi saglar. Aksamlari ise ilik bir suya girmek uykumuzu daha huzurlu uyumamiz icin yardimci olur. Su bizi negatif etkilerden temizleyecegi icinde kendimizi yatarkende uyanincada huzurlu ve olumlu hissederiz.
5- Bu sekilde birkac gün gecirdikten sonra hala sacimizda degisiklik yapmak istiyorsak yapabiliriz ;)
6- Son olarak geldik giyime, giyimde de ufak tefek farklar yaratmak iyi gelecektir. Bayanlar icin taki ve aksesuar bu konuda yardimci olacaktir.
Sizdeki cok kücükte olsa degisiklik disaridan da farkedilir ve olumlu desteklenirse moraliniz dahada yükselir. Kimse farketmese bile unutmayalim ki biz bunlari kendimiz icin yaptik, önce kendimiz begenmeli ve huzurlu olmaliyiz ;)
Not: Kendimi yenilemem gerekli diye düsündügüm bu siralar bu yaziyi bir forumdan okudum ve sizler icin özetledim ;) Bu mübarek Ramazan ayinda birde ibadetlerimizle ve Ramazanin büyülü güzelligiyle tamda yenilenme zamani degil mi ki zaten...Hadi hep birlikte yenilenmeye :)
Yeni cerezlerim
Blog dünyasida bazen nankör zaten, yani yazmayinca kimse okumuyor..
Neyse gelelim konuya :)
Türkiye'ye gidilirde kitap alinmadan gelinir mi, gelinmeeeezz. Burada istedigim kitaplari bulamiyorum zaten, birde az okuyan biri olarak hevesim kaciyor bulamayinca...
Bu defada resimde gördügünüz kitaplar düstü agima. Liste yapmistim aslinda bir sürü kitap vardi, kac tane kitapci dolastimsada cogunu bulamadim :( Bu yukaridakilerden sadece " Dikkat vücudunuz konusuyor " vardi listemde, gerisi öyle önüme cikti ve aldim.
Bir kitabi coktaan bitidigimi demistim. Iste o kitap Iclal Aydin'dan " Evlerin isiklari bir bir yanarken " idi. Cok begendim, kisa kisa hayatindan birseyler anlatmasi, bazi duygulari öyle yakindan hissettimki..Gayette akiciydi.
Sonra neye baslasam diye düsünürken " Dikkat vücudunuz konusuyor " da karar kildim. Cünkü insanlarin hareketlerini anlamayi hep istemisimdir ve bu konuda bilgi sahibi olmak icin can atiyordum. Simdi yarisindayim ve cok hosuma gitti, bu kitabi okuyali daha cok dikkat eder oldum herkesin hareketlerine :) Erkekler yalan söyleyince nasil durur, yahut bayanlar? Bacak bacak üstüne atmak neyi ifade eder? Ellerin belde olmasi yahut cenede olmasi hangi anlamlarda? Bunlari ve daha bir sürü vücuda dair hareketlerin anlamlarini bulabilirsiniz ;)
Sonracima bir kitap elimdeyken bir digerinede baslamak istedim cünkü cok stresli bir zamandaydim ve hala öyle. " Stres ve basacikma yollari " gözümün önündeydi ve ben bunu okumaliyim bir an önce dedim basladim bakalim, simdilik gayet iyi buldum. Kendimin stres hastaligina yakalanmis oldugunuda kesfetmis oldum, tamam herkeste var az cok ama bendeki artik kalicilasmis oradaki yazilardan ve maddelerden bunu cikardim. Insallah bitene dek basacikma yollarindan birseyler kaparim,algilarimi yönlendirebilecek güce sahip olurum umarim.
Diger 3 kitap ise ; " Elif Safak - Ask ", " Dale Carnegie - Dost kazanma ve insanlari etkileme sanati ", " Üstün Dökmen - Yasama yerlesmek ".
Bunlarda okunmayi bekliyor. Ayrica bir "Genc Beyin " dergisi.
Bulamadigim ve cok istedigim kitaplardan biri " Sevgiyle Disiplin ". Bu kitabi cok okumak istiyorum kardesimde bulamamis Istanbul'da, buradan kitapci adamda bulduramamis :S Netten almakta 4 katina maloluyor bana, normal yoldan bulmak istiyorum ama bakalim kismetse..
Dikkat ettimde roman türü birseyler almamisim, benim ihtiyacim olan kendimi gelistirebilecegim kitaplar, hep bunlara yöneliyorum otomatikmen. Romanlarda güzel oluyor ama insani bir filmin icine götürüyor adeta.
Okumayi cogaltiyorum bu yüzden cok mutluyum :)
Ayetlerden Kişisel Gelişim Notları
Üniversite Yoluna Adim :)
Dün arkadasimla biraz gezindik, kayinvalidem aradi ve eve postacinin bir kagit biraktigini söyledi, merak ettim durdum. Hatta arkadasima dedim, "belki Üniversite'dendir cevap bekliyorumya hala, olumlu olursa bana güzel bir dogumgünü hediyesi daha olur".
Bunu daha öncede belirttimmi bilmiyorum, ben taa 7 sene önceki girdigim sinav ÖSYM sinav sonuc kagidimla basvurdum. Normalde 4 yillik herhangi bir Üni.ye kayit yaptirip gecis yapiyor ögrenciler buraya Türkiye'den. Yani sadece kazanmak yeterli degil sinavi, en az 4 yillik kazanmak gerek hem. Benim puanim sadece baraj puandan biraz fazlaydi yani 2 yilliklar tutuyordu.
Üniversite sinavina 3 kez girdim :D
Ama hic dersaneye gitmedim ve hic özelden evde Üni. icin ders calismadim, abartisiz söylüyorum hic! Test kitabi falan bile satin almadim. Ee bu marifetmi hayir, sadece okul bilgilerimle baraj puani astigim icin ben kendimle gurur duyarimda hep :) O kadar dersaneye gidip yinede alamayanlarda var yani :P
Hatirliyorumda lise sondayken, üniversite sinavlarina yakin herkes rapor alirdi doktorlardan :DBen tek kisi oldugumu bilirim sinifta, sadece ben ve hoca :D
Hoca sonra sinifa örnek vermisti beni "bakin arkadasinizda sinava girecek ama yinede geliyor okula" diye :D
Benim umrumda degil miydi sinav? Tabiki umrumdaydi ama o kadarda illa bu olmali diye düsünmüyordum, böyle düsünmemin altindaki sebeplerde var tabii.Mesela abimin okumasi, kardesimin okuyacak olmasi. Yani birde ben yük olmamaliyim aileme gibi düsündüm sanki! Onlarda tek kizlarini uzaga okula gönderirlermiydi onuda bilemiyorum. (Gerci kocaya geldim taa Viyana'ya...)
Her sene girdim sinava yinede, 3. kez girdim ve nisanlandim, evlendim sonrada...
Buraya geldim Üni.ye basvurdum, alindimda ama gitmedim. Esimin dogru isi yoktu bile, yine yapamam, maddi yönden nasil hallederiz gibi düsündüm, kimsenin destek olacagini görmedim, göstermedilerde zaten!
Burada bir yil agir bir iste calistim ve anladimki meslek olmayinca ancak bu isler varmis, ben böyle calisamam kesinlikle ömürboyu diye düsündüm. Yani meslegim olmali!Bir taraflarimin eksik oldugunu gördüm, burasi sizliyordu...
Yazlari tatile gittigimde, bu konular acilinca ben aglardim hatta üniversite okuyamadim diye.
Ve düsündümki, ben bu Üniversiteyi okumazsam hep ömürboyu icimde bir sizi kalacak ve hep bu konu acilinca ben agliycam! Yaa bu bir takinti gibi ayni, bu duygumu anlatamam!
Belki insan Üniversite okumadanda yapabilir, kendine iyi is bulabilir hadi sansina ama sadece is degil sebep! O ortama girmeliyim, basaramasamda en azindan denedim yapamadim derim. Ama hic baslayamadan hep geri dönmelerim beni bunaltiyor herzaman!
Iyice uzattim biliyorum konuyuda, ee nerden nereye getirdim yani :D
Iste kizim var, esim var, bir evim var sorumlu oldugum ama bu engel olmamali kesinlikle!
Ben bu hayalimi gerceklestirmeliyim!
Sonuc olarak, eve geldim ve o postanin Üni'den geldigini gördüm, bir bucuk ay önce yaptigim basvurum kabul edilmis :)
Viyana Teknik Üniversitesi bekle beni gelicem :P Önce bir almancam yeterli olup olmadigina dair dil sinavindan gecmem gerekmis, yetersizse kursa gönderiyor Üniversite beni.
Insallah yeterli olacak, biraz calisip ilk firsatta sinava giricem. Cünkü Mart ayinda dönem basliyor ve ben bir dönem kacirmak dahi istemiyorum.
Allah'ima cok sükürler, baslangicta birsey benim icin, devamida cok güzel gelir insallah!
Darisi tüm isteyenlerin basina :)
öGReNDiKLeRiMDeN...
2- Insan birsey hatirlamaya calisirken sol yukari bakarak düsünürse daha cabuk hatirlarmis.
Bunlar ilginc bilgiler degil mi?!
Bunun tam tersi yüzümüzü asarsak, nefes alisimiz kisa kisa ve zayifsa, durusumuz omuzlari cökük vaziyetteyse ve yorgunum diye düsünürsek beyne direk bu sinyaller gidip bu hale girmis oluyoruz tamamen.
4- Basariya yürüme yolunda en iyi yol kesinlikle birisini örnek almadir.
5- Ve son olarak ögrendigim bir dua ile yazimi bitirmek istiyorum.
Anlami: O Allah’in ismiyle ki, O’nun ismiyle birlikte ne yerde ne gökte hicbirsey zarar veremez. O hakkiyla isiten, cok iyi bilendir.
Okuduklarimdan notlar....
Sabah kaybettigimiz bir saati, degil bir yil, ömrümüz boyunca arasak bulamayiz. Kaybettigimiz saatler ne kadar çoksa eserimiz o kadar eksik olacaktir.
Etrafiniza, üç gün sonra bir daha hiç görmeyecekmis gibi bakiniz.
Üç gün sonra bir daha hiç duymayacakmis gibi dinleyiniz sesleri...
Belki o zaman her zaman bakip da göremediginiz, isitip de güzel bulmadiginiz ne harikalarla karsilasacaksiniz.
Belki o zaman sahip oldugunuz zenginlikler karsisinda sasirip kalacaksiniz.
Insanlar ak kagittir baslangiçta.
Ona yazi yazarlar.
Nice kalem oynar üzerinde.
Kötü bir hatira, bir ayrilik gününün derin hüznü, coskun bir nasihat, bir arkadastan yansiyanlar, anne-baba... ona binlerce kelime yazar.
Bir insanda gece vardir gündüz vardir.
Bahar vardir güz vardir. Göl vardir çöl vardir.
Kolay degildir o ak kagidi okumak... anlamak.
Gecesine rastlarsaniz gündüzü olmayacak zannetmeyin.
Gündüzüne rastlarsaniz gecesi olmayacak zannetmeyin.
Akşamları kendimi yorgun hissediyor ve bacaklarım ağrıyorsa , o gün üretici olmuşum demektir.
Hayat bir aynadır. Siz ona gülümserseniz, o da size gülümser...
Sesini Yükselt Biraz
Sevilmiyorsan, Insanlarin kalp kapilarinin anahtari olmalisin.
Farkedilmiyorsan, inciler arasindan bir inci olabilmenin ayricaligina kavusmalisin.
Gülmüyorsan, tebessümdeki gamzenin manasini çözmelisin.
Tatmiyorsan, hayatin enfes lezzetlerini denemelisin.
Görmüyorsan, yüzündeki göz yuvalarinin yerlerini degistirmelisin.
Basaramiyorsan, simdiye kadar basarili olmuslarin yollarindan gitmelisin.
Düsünmüyorsan, zihnindeki önyargi duvarlarini yikmalisin
Yasamiyorsan, hayatin tadina varamadan gitmis, ölüleri ziyaret etmelisin.
Paylasamiyorsan, en yalniz andaki halini, hayal etmelisin.
Sevmiyorsan, "Sevgi" isimli sihirli gücü kesfetmelisin...