Ikinci sinifa gidiyordum...
Beyaz Fiyonklu Ayakkabi
Ikinci sinifa gidiyordum...
Icimdeki Cocuk Suusss artik
Sanki hic büyümeyecek gibi!
Bitmiyor istekleri, oyunlari, yaramazliklari….
Kizim zannetmeyin sakin, icimdeki cocuktan bahsediyorum ben!
Ben neden büyümüyorum hic diye soruyorum kendime bazen!
Kendimi olgun bulmuyorum! Bunun iyi mi kötü mü ne oldugunu da bilmiyorum!
Bir seker verse biri seviniyorum halaa, bir basim oksansa cok hosuma gidiyor..
Birseye üzülünce gözyaslari oracikta akiveriyor..
Iltifat duyulsa cocuk gibi $imariliyor..
Biri hafiften laf dokundursa küsülüyor..
Saclar halaa 2 örgü yapiliyor..
Bunun gibi bir sürü $eyler...
Yani ben hala böyleysem ne zaman büyürüm o halde diye düsünüyorum!
Belkide kizim benden önce büyüyecek!
Var mi bunun bir formülü?
Yahut birakayim her$ey oldugunca mi gitsin?!
Biliyorum ben aslinda niye böyle oldugumu:
Yasayamadim doyasiya bir cocukluk..
Hic oyuncagim olmadi..
Belki 5-6 yaslarimda basladim tarlada yardim etmeye..
Sorarsanizki nasil toplanir patlican, nasil kazilir tarladaki ürünler kazmayla, nasil su verilir onlara, seker pancari nasil kesilir….vs hepsini tam bilirim.
Siz hic tarlada patlican toplayip kenarda közde pisirip yediniz mi? Ne lezzetlidir o.
Yahut karpuzu koparip yere vurarak yaripta yediniz mi?
Anlatsam daha neler neler…
Böyle bir cocukluk yasadim diye kizmiyorum aileme, ayricada utanmiyorum köyde büyüdüm diye.
Ben köyümde bir prensestim kendimce, güzellik kremlerim camurlardi.
Simdilerde CooL takiliyorum hayata.
I$te icimdeki bu cocugu susturamiyorum ben anne!
Hani sen hep dersinya bana her yil Türkiye’de görüstügümüzde ‘’ Kizim birazcik daha olgunca giyin falan, helede kizim olali beni annelige bile yakistiramiyorsunuz bazen’’
Ne yapayim annecim, ben böyleyim!
Belki kizimla birlikte bir cocukluk daha yasayacagim..
Belki daha sonra gene cocugum olursa onunla yine bir cocukluk daha..
Benim cocuklugum hic bitmeyecek galiba anne!
Bonibon, Gofret ve Gurbet
Aklima neler geliyor neler eskiye dair..Eski diyorum ama onlar bende hic eskimiyorki!
Mesela en sevdigim abur cuburlarim vardi. Bonibonlara ve dedemin bana bazen aldigi dokuz katli gofret..Hep dokuz katli gofret derdim ben ona, gercektende simdi saydimda dokuz katliymis icindeki gofret:) Demekki o zamanda öyle saymisimda isim vermisim:)
Dedem babaennem bronsit oldugu icin ona cok bakar, o zamanlarda ona meyvesini bisküvisini falan alirdi hep. Hani bilindik kareli bisküviler varya onlardan alirdi. Bende dedmin bakkala gittigini görünce balkondan beri bagirirdim: '' Dedeeeee bana babaannemin bisküvisinden aaal birde dokuz katli gofret aal '' diye. Dedem bu söyleyi$ tarzimi hala beni gördügünde söyler, onunda hosuna gidiyormus demek:)
Icim tuhaf oluyor bunlari yazarken, cünkü artik hicbirsey gecmis gibi degil! Ben onlardan o kadar uzagimki! Senede bir kez yetmiyor sanki sevdiklerimi görmeye :(
Bosuna yapilmamis bu gurbet sarkilari...bosuna cok duygusal degil gurbette yasayanlar...bosuna dökülmemis onca gözyaslari...
Nereye gitsen vatanin olmuyor sanki bazen!
Türkiye'de '' alamanci, viyanali..vs.'' diyorlar, buraya geliyosun ''Ausländer'' yabanci diyorlar. Peki ya biz nerede bulacagiz kendimizi...
Yaramiza yara bandimizi sarip yola devam edecegiz mecburen, arada kanasada gene inadina yapisacak o yara bandi sol tarafimiza...
Neyse ben cocuklugumdan birseyler yazmakti amacim ama icimde olan özlem beni buralara sürükledi..
uGuR BöCeGiM
Gecenlerde mutfakta ugur böcegi gördüm, onlari her görmemde kücüklügüm aklima gelir.
Benimde bir ugur böcegim vardi, onu bir arkadas edinmistim kendime. Yani o benim icin bir böcek- hayvan degil beni anlayan biriymis gibiydi.
Birgün ne oldugunu hatirlamiyorum ama ugur böcegim ölmüstü, beni karmakarisik duygular sardi. Sanki coook önemli birisi ölmüstü ve ben ona agliyordum.
Bahceye ciktim ve ayaküstü olmayan bir yerde topraga kücük bir oyuk actim avuclarimla. Böcegimi oraya gömdüm ve üstünede otlar, cicekler toplayip koydum.
Yani o bir böcek bile olsa ben ona son görevimi yapip az da olsa üzüntümü hafifletmistim.
Simdi ise gülüyorum o olaya, ben ne yaparsam yapayim ugur böcegim zaten ölecekti, tipki insanlarin dahi birgün ölmesi gibi!
Artik ne zaman bir ugur böcegi görsem elime alirim ve ''uc uc uc böcek, annen sana yem verecek'' derim ve parmagimin ucuna gidip kanatlarini acmasini , sonrada ucmasini seyrederim. Sizde deneyin öyle yapinca ucuyorlar:)
Böcek demisken birde isikli böcekler aklima geldi. Hani ortalik kararinca ortaya cikarlardi ve arkalarinda bir isik yanip sönerdiya, iste onlar! Abimle biz onlardan toplar, kavanozun icine koyardik. Sonra eve gelip odanin isigini söndürüp onlarin isiklariyla durup gülüsürdük. Belkide onlar icin bu biraz iskenceydi ama bizim icin cok eglenceliydi nedense!
Cocukken hayat bir baska oluyor!
Simdi ise benim ugur böcegim kizim, DiLaNuR'um...Insallah o hic ucmaz ve hep yanimda kalir!
Mendil Kapmaca ve 1 YIL Kaybi
Ben acayip utangac icine kapanik bir cocuktum ( keske öyle olmasaydim).
Kimselerle konusmazdim ve kendi halimde dururdum öylece.
Tenefüslerde de bahcenin bir kösesinde peynirli ekmegimi yahut köy bakkalindan aldigim ivir zivirlari yerdim tek basima ve uzaktan uzaga digerlerini incelerdim.
Ekmegi agzima götürüp isirmak yerine elimle koparip agzima götürürdüm , bu sekil yememle dalga gecen bir iki oglan vardi ve ben birsey diyemezdim onlara icten ice kizardim.
Bir gün hayatimi 1 yil etkileyen gün geldi.
Yani Mendil Kapmaca oynadigimiz gün. Ben bu oyunu bilmiyordum ve ögretmende gösterdimi hatirlamiyorum.
Öylece saf saf bakiyordum nasil oynanicak diye. Sira bana gelmis kosup mendili karsi grubun ögrencisinden önce almam gerekiyormus meger.
Ben öylece duruyorum ama abim ve ögretmen kos diyorlar bana. Ben inatci oldugumdan genede kosmuyorum, ögretmen israr ediyor ve sonra kosmayinca bana bir tokat atiyor.
Iste bu tokat benim okulu baska gözle görmemi sagliyor maalesef!
Ben aglaya aglaya kosuyorum yinede, benim icin o artik bir oyun olmaktan cikmistir tabiki!
Eve geldigimde kimseye anlatmiyorum icimdekileri, sabah oluyor ve ben yalanciktan bahane buluyorum okula gitmiyorum.
Derken her sabah ayri bahaneler...Anliyorlarki ben okula gitmek istemiyorum ve bir sonraki seneye baslar diyorlar.
Sonraki sene basliyorum ve baska daha sevecen bir ögretmen cikiyor karsima, ögretmenin kiziyla arkadas oluyorum birazcik, onun cantasini ve boya kalemlerini hic unutamiyorum. Keske benimde bunlardan olsa diye hep kiskanmisimdir.
Birde arkamda oturan bitli kizlar vardiJ Annem birkac kez sacimi temizlemek zorunda kalmisti bu kizlar yüzünden.
Birde Ali vardi, siniftaki en caliskan kisi.
Birgün ögretmen kim bu tahtaya yazdigimi okuyabilir diye sordu. Ilk okuyanin ismini duvara asili olan agac resminin en tepesine yazacakti.
Ben büyük cesaretle okurum dedim, ardimdan Ali, ikimizde okuduk ve o agacin en üstünde isimlerimiz yazilmisti....
Demek ki kaderde bir yil gec baslamak varmis okula. Abimle ayni siniflari gitmek benim icin iyi olabilirdi birbirimize destek olurduk diye düsünüyorum..
Hayirlisi buymus demekki!